Bilinçli Gıda Tüketimi ve Gıda Sektöründe Neredeyiz?

Gıda, gıda tüketimi, genetiği değiştirilmiş gıdalar ve Türkiye’de gıda sektörü gibi pek çok konu merak ediliyor. Örneğin Gıda Mühendisliği…. Bu mühendislik dalı ne yapar? Hangi konularla ilgilenir? Genetiği değiştirilmiş ürünler sağlığımıza zararlı mıdır?

“Üretici mühendislik dalı” olarak adlandırılan Gıda Mühendisliğini ve gıda üzerine tüketiciler tarafından merak edilen çeşitli konuları Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahir Turhan’la görüştük.

Gıda Mühendisi ne yapar? İlgilendiği konular nelerdir?

Prof. Dr. Mahir Turhan: Gıda Mühendisi, gıdanın üretiminden tüketimine kadar olan her türlü aşama ile ilgilenir. Örneğin bitkisel bir ürün olan buğdayı ele alalım. Buğday tarladan toplanıyor, depolanıyor ve işleniyor. Sonra buğdaydan ekmek yapılıyor, ekmek kesiliyor ve dilimlenerek poşete konuluyor, uygun koşullarda saklanıyor. Tüketici ekmeği tüketene kadar geçen bu aşamaların hepsi, gıda mühendisliğinin alanına girer.

Gıda mühendisi, gıdanın saklanması, işlenmesi ve paketlenmesi konularıyla ilgilenir.

Türkiye’de gıda kontrolü yapılmış her gıdayı gönül rahatlığı ile tüketebilir miyiz? Gıda alımında nelere dikkat etmemiz gerekiyor?

Prof. Dr. Mahir Turhan: Türkiye’de resmi olarak kontrol edilen ve onaylanan gıda ürünlerini rahatlıkla tüketebiliriz. Gıda alımında, son tüketim tarihine dikkat etmeliyiz, yani gıdaların etiketini okumalıyız. Gıdaların etiketlerinin okunması, gıda mühendisleri başta olmak üzere sektör içinde bulunan kişiler tarafından dikkat edilen bir konu ancak tüketicilerde etiket okumanın yaygınlaştığını sanmıyorum. Ancak, tüketici, eskiye göre daha dikkatli.

Gıda ürünlerinde daha çok “etiket” tüketimi yapılıyor. “Marka”, gıda ürünlerinde güvenirlilik için yeterli midir?

Prof. Dr. Mahir Turhan: Gıda satın alırken markalı ürünlere ve marka güvencesine dikkat etmek gerekiyor. Kişisel olarak ben, açık beyaz peynir ve açık süt satın almıyorum. Süt ve süt ürünlerini tercih ederken, firmalar arasındaki kalite düşüklüğü nedeniyle daha seçici davranıyorum. Büyük markalarda hijyen temizliği, gıda içeriği gibi hususlara dikkat ediliyor. Büyük marka ürünü tercih etmek, daha iyi besin alma garantisi veriyor.

Kalite farklı bir kavramdır. Her müşteri kesimine hitap eden bir kalite vardır. Ama gıdanın güvenilir olması çok önemli. Marka güvenilirlilik için iyi bir göstergedir. Markalı ürünlerin güvenirliliği artar, ancak markasız ürünler güvenilir değildir diyemeyiz, markasız ürünler risk taşırlar. Markalı ürünlerde sorun yaşadığınız zaman, ürün takibi şansınız var. Markasız ürünler için bu geçerli değil. Kalite yanlış kullanılıyor, “Kalitesi düşük olan gıda kötüdür” yargısı yanlıştır. Çünkü bu ürünlerin müşteri grubu farklıdır.

Son günlerde İstanbul başta olmak üzere bir çok kentimizde bulunan zehirli atıkların gıda ürünlerine ve dolayısıyla insan sağlığına ne gibi etkileri vardır?

Prof. Dr. Mahir Turhan: Zehirli atıklar toprağa karışıyor ve gıdalar da topraktan besleniyor. Özellikle toprakta yaş sebze ve meyve yetiştiriliyor. Eğer kanserojen, bir zehirli atıksa insan sağlığını olumsuz yönde etkiler. Zehirli atığın bulunduğu yerde bitki yetiştiriliyorsa ya da hayvan yetiştiriciliği yapılıyorsa, bu durumun uzun ve kısa vadede etkileri vardır.

“Genetiği değiştirilmiş ürün” kapsamına giren gıda ürünleri nelerdir ve bu ürünlerin insan sağlığına etkileri var mıdır?

Prof. Dr. Mahir Turhan: A’dan Z’ye her ürün genetiği değiştirilmiş olabilir. “Türkiye’de genetiği değiştirilmiş ürün var” deniliyor ama genetiği değiştirilmiş ürünü, bakarak anlamamız mümkün değildir Türkiye’de genetiği değiştirilmiş ürün yasası henüz oluşturulmamıştır. Örneğin, İsrail’de üretilen dikdörtgen şeklindeki karpuz, genetiği değiştirilmiş üründür. Avrupa Birliği ülkelerinde, bu ürünler, sağlık onayı alındıktan sonra piyasaya sürülüyor. Avrupa Birliği, çok az genetiği değiştirilmiş ürüne izin veriyor.

Türkiye, gıda sektörünün neresindedir ve yakın gelecekte nerede olacaktır?

Prof. Dr. Mahir Turhan: Gıda sektöründeki ilerleme gelişmişlikle orantılıdır. Örneğin Türkiye’de işlenmiş ürün çeşidi, gelişmiş ülkelerdeki ürün çeşidine göre çok az. Gelişmiş ülkelerdeki tüketim alışkanlığı Türkiye’de yok. Türkiye’de kışın dondurma tüketimi yaygın değildir. Örneğin Amerika’da insanlar kış mevsiminde sanki yaz mevsimi yaşanıyormuş gibi dondurma tüketiyorlar. Amerika’da sporcu içecekleri çok yaygındır. Türkiye’de ise bu içecekler bazı insanlar tarafından satın alınıyor. Gelişmiş ülkelerde gıdaların işlenme yöntemleri de çok farklıdır. Buna dayalı olarak alt yapı, makine sanayi ve satış zinciri de gelişmiştir.

Türkiye’de bir çok tropik meyveyi bulamayız. Gelişmiş ülkelerde de yetişmemesine rağmen, tropik meyveler ithal ediliyor. Yine, tüketime hazır gıdalar Türkiye’de çok az satılmaktadır. Amerika’da yemek için ya da pişirilmeye hazır gıdalarla yemeğinizi hemen yiyebilirsiniz. Mikrodalga fırın çok yaygınlaşmıştır, mikrodalga fırında pişirmek için fiyatı da uygun olan özel yiyecekler var. Örneğin, dondurulmuş ıspanak alınca yıkamanıza gerek kalmaz.

Gıda sektöründe almamız gereken çok yol var. Bu durum gelişmişlikle ilgili değil, düşünce yapısındaki değişiklikle aşılacak bir şeydir. Örneğin Türkiye’de yaşam koşulları da hazır gıdaya yöneltiyor. Eskiden evlerde salça yapılırdı, şimdi evlerde salça yapımı azaldı ya da hiç yapılmıyor. Az da olsa kış mevsiminde süper marketlerde dondurma satılıyor ama yaygın değil. Ürün tanıtımının yapılması gerekiyor. Türkiye’de 50 yaşın üstündeki insanlar hamburger ve kola tüketimini tercih etmezler. Yemekte su içmeyi tercih ederler. 20 yaş ve altı ciddi şekilde kola içiyor. Tüketim alışkanlığının değişmesinde tanıtım ve pazarlama çok önemli. Örneğin ayran, çok yararlı bir içecek olmasına rağmen bugün yaygınlığını kaybetti. Diğer içecekler ayranın yerini aldı.

Teknolojik olarak ele alırsak, makine ekipmanımız bir çok gıda çeşidini yapmaya uygun değildir. Bu, alt yapıdan kaynaklı bir durumdur. Gelişmeye karşı duramazsınız. Verimli toprakların tarım dışında kullanılmaması gerekir. Türkiye, gıda alanında kendi kendine yeten sayılı ülkelerdendir.

Röportaj : Uzm. Ayla YUNUSOĞLU/ Fotoğraflar: Aynil PİŞKİN

- Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu

2006-07-20 06:00:00
4293