Yrd.Doç.Dr.Çıblak "Nazar ve Nazarlık İnancını" Araştırdı

Üniversitemiz Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nilgün Çıblak tarafından yapılan “Halk Kültüründe Nazar, Nazarlık İnancı ve Bunlara Bağlı Uygulamalar” konulu araştırma ilginç sonuçlar ortaya koydu. Yazılı kaynaklar ve sözlü kaynak kişiler aracılığıyla yapılan araştırmaya göre, günümüzde nazar inancının ekonomik, sosyal ve kültürel yönden az gelişmiş kesimlerde yaygın olarak varlığını sürdürdüğü ortaya çıktı. Yine araştırma sonuçlarına göre öğrenim durumu yüksek ve ekonomik açıdan daha iyi durumda olanlar ise, günlük yaşamlarında kırsal çevrelere oranla daha akılcı yolu benimsemiş olsalar da nazara inanıyor; günlük eylem, davranış ve tutumlarında yoğun olmasa da bu inancın etkisini taşıyor.

Yrd. Doç. Dr. Çıblak, Türkçe’de bakış anlamına gelen Arapça kökenli ‘nazar’ kelimesinin, bakışlarında zararlı güç bulunan bazı insanların bu özellikleriyle bir kişiye, bir hayvana ya da nesneye bakmakla canlı üzerinde hastalık, sakatlık, hatta ölüm, nesne üzerinde sakatlanma, kırılma gibi olumsuz bir etkinin meydana gelmesi olarak açıklandığını vurguladı. Geçmişten günümüze nazar inancının varlığını sürdürdüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Çıblak “Nazar inancı, ülkemizin hemen her köşesinde günlük hayatın içerisinde ve bütün etkinliğiyle varlığını devam ettirmektedir. Bugün halk arasında nazara karşı mavi boncuk, delikli taş, nal, yumurta kabuğu gibi nazarlıklar kullanma, hocaya muska yazdırma, kurşun dökme gibi çeşitli pratikler yapılmaktadır. Ancak bu tür uygulamalar, batıl inançlar arasında yer alması dolayısıyla dinimizce haram kılınmıştır” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Çıblak nazarın halk hayatındaki yerini belirlemek için, nazara inanan kaynak kişilerin anlatılarından şu örnekleri verdi :“Köyde gözleri çok güzel bir kız vardı. Bu kıza ‘Gözüne sürme mi çekmişsin?’ diyen yaşlı Emine Teyze’nin nazarı değdi. Bu sözün ardından kızın gözleri şişti, yüzünde yaralar çıktı. Komşu kadın bunun nazar olduğunu anlayıp Emine kadının ocağından gizlice kül aldı. Genç kız bu külü, suyla karıştırıp gözüne, yüzüne sürünce iyileşti.”, “Yeni ev alan komşumuza hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğumuz bir sırada Zeynep Abla, ev sahibine duyurmadan ‘İnsanlarda ne şans var.’ dedi. Saatinde evin üç pencere camı çatlayıp kırıldı.”, “Uzun yıllar çocuğu olmayan komşumuz Zehra’nın çok güzel ve çok sağlıklı bir kızı oldu. Hastaneye gelen eltisi, çocuğu çok beğenmiş, çok sevmiş. Kadının bu aşırı sevgisinden çocuğa nazar değmiş. Çocuk ertesi gün hiçbir şey yokken aniden ölmüş.”

Nazar inancına göre kişinin, kendisinde bulunmayan bazı özellikleri ya da mal-mülk gibi zenginlik unsurlarını gördüğünde başkalarına gıptayla karışık kıskançlık duygularıyla baktığını, bu kişilerin kendilerine, sahip oldukları ev, bağ-bahçe, hayvan gibi değerli mal varlıklarına ya da küçük eşyalarına zarar verebildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Çıblak, bu inanca göre insanların bazen kendilerinin veya yakınlarının çocuklarına karşı besledikleri sevgilerini aşırıya varan davranışlarla göstermeleri sonucunda da nazar değdirebildiğini ifade etti.

Yaptığı çalışmanın sonuçları hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Çıblak “Nazar, genellikle kırsal çevrelerde ve yoksul insanlar arasında yaygındır. Bu insanlar arasında geçim kaynakları arasında yer alması dolayısıyla büyük öneme sahip olan at, inek, ev, bahçe gibi unsurları ya da çok sevdiği çocuklarını kaybetme korkusu, sürekli bir tedirginlik yaratmakta ve kötü gözlü kişilerin bakışlarına karşı önlemler almaya sevk etmektedir. Öte yandan öğrenim durumu yüksek olup da ekonomik açıdan daha iyi şartlara sahip kişiler arasında da, yoksul kesim kadar olmasa da, nazar inancının bulunduğu dikkati çekmektedir. Üniversitede ya da lisede okuyan gençlerle yaptığımız görüşmeler sonucunda ise; bunlardan bir kısmının nazara inandığını bir kısmının da bu tür olayları boş şeyler olarak gördüğünü tespit ettik. Nazara inanmayan gençler, olayların asıl nedeninin başka sorunlardan kaynaklanmakla beraber halkın bunları nazarla açıkladığını ifade etmektedir” diye konuştu.

“Nazara en çok kadınlar inanıyor”

Nazara en çok kadınların inandığını, bunu erkeklerin ve gençlerin takip ettiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Çıblak, nazarın ekonomik, sosyal ve kültürel yönden alt seviyede olanları ile yaşlı kesimi arasında yaygın olduğu görüldüğünü, bu insanların, felaket, hastalık, herhangi acı bir olayla karşılaştıklarında yoksulluktan kaynaklanan çaresizlik nedeniyle nazara ve nazarla ilgili büyüsel işlemlere sarıldığını kaydetti.

Yrd. Doç. Dr. Çıblak, nazar değmeden önce nazar muskası, maşallah, nazarlık gibi yollara başvurulduğunu nazarlığın ise nazar boncuğu, el şekli, nal, kaplumbağa kabuğu, hayvan kafatası, koç boynuzu, çan, delikli taş, civa, şap, yumurta kabuğu olarak ayrıldığını belirtti.

Mersin’de nazardan korunmak için güzel çocukların yüzüne is sürüldüğünü, nazar değdireceğinden korkulan kişi ile karşılaşıldığında konuşmaya ondan önce başlanıldığını gibi inançların bulunduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Çıblak, insanoğlunun olumsuz bir etki yarattığına inandığı nazardan korunmak için eski dönemlerden günümüze çeşitli yöntemlere başvurduğunu, halkımız tarafından da nazara karşı koymak için “koruyucu” özelliği bulunan çeşitli nazarlıkların yanı sıra “iyileştirici, tedavi edici” birtakım büyüsel işlemler yapıldığını kaydetti. Yrd. Doç. Çıblak, sözlerini şöyle tamamladı: ”Söz konusu nazarlık ve büyüsel işlemler, kimi zaman dinî unsurların etkisinde uygulanmasına karşılık genellikle eski geleneklere bağlıdır. Bir başka deyişle, kökü eski inanışlara dayanmakta olup yüzyıllardır ataların uyguladıkları, onlardan görülüp öğrenildiği şekliyle sürdürülmekte ve bunların tartışmasız nazara iyi geldiğine inanılmaktadır. Günümüzde nazar inancının ekonomik, sosyal ve kültürel yönden az gelişmiş kesimlerde yaygın olarak varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Öte yandan öğrenim durumu yüksek ve ekonomik açıdan daha iyi durumda olanlar, günlük yaşamlarında geleneksel yani kırsal çevrelere oranla daha akılcı yolu benimsemiş olsalar da, nazara inanmakta, günlük eylem, davranış ve tutumlarında, çok yoğun olmasa da, bu inancın etkisini taşımaktadırlar. Dolayısıyla nazar ve nazarlık inancı, hemen her kesimde yaygın olarak geçerliliğini korumaktadır.”

 Haber: Uzm. Ayla YUNUSOĞLU

- Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu

2006-07-20 06:00:00
7220